Siğiller, derinin üst tabakasında oluşan kesilere, yaralara ve mukoza tabakasına yerleşen, HPV (Human Papilloma Virus) tarafından oluşan enfeksiyöz ve bulaşıcı bir hastalıktır. Amerika Birleşik Devletlerinde oldukça yaygın bir hastalık türü olup, yaygın olduğu saptanmıştır. Türkiye’de sağlıklı veriler bulunamadığından, istatistiksel olarak bilgi vermek doğru değildir. Bununla birlikte, Türkiye’de görülme sıklığının da hiç azımsanacak durumda olmadığını, vak’alardan çıkarmak mümkündür.
Çocuklarda daha çok görülür. Zira çocuklar, sık yaralanır ve ortak kullanımalanlarında hijyenin gerekliliğini bilmediklerinden virüse sıklıkla maruz kalırlar.
Genellikle ortak kullanılan alanlardan, eşyalardan ve diğer siğil hastalığı olan kişilere temas yoluyla bulaşan siğil, ellerde ve ayaklarda sık görülmekle birlikte vücudun her bölgesinde meydana gelebilir. Bulunduğu bölgeye göre davranış değişiklikleri gösterebilen virüs, bulunduğu lokasyon ile isimlendirilir.
- El siğilleri
- Ayak siğilleri
- Genital siğiller
- Yüz siğilleri gibi adlandırmalar, tamamen virüsün etkisini gösterdiği, hastalığın oluştuğu bölgeye dayanarak yapılan isimlendirmedir.
150’nin üzerinde HPV (human pappiloma virüsü) vardır. Siğilin görüntüsü, virüsün tipine ve yerleştiği bölgeye göre değişebilir.
Virüs bulaştıktan hemen sonra hastalık belirtileri görülebildiği gibi, enfeksiyon bulaştıktan 2-9 ay sonra bulgularına rastlanabilir.
Virüs Vücuda Nasıl Girer?
Deri bütünlüğünü bozulmasına yol açan her türlü yöntem virüsün vücuda girişini kolaylaştırır. Ayrıca alerjik bünyeye sahip olma, bağışıklık sistemini bozan hastalıklar ve ilaçlar, aşırı stres, beslenme bozuklukları, aşırı yorgunluk gibi hallerde ortaya çıkışı hızlanır. Yine ortak kullanılan havlu, bornoz, terlik gibi eşyalar, havuz, hamam, tuvalet gibi ıslak zeminlere direkt temas, virüse doğrudan temas edilmesi, güzellik salonlarında kullanılan aletlerin sterilizasyonundaki yetersizlikler gibi etmenler siğilin vücuda girişini hızlandırır.
Şayet annenin elinde siğil varsa bebeğin altını temizlerken direkt temasla bebeğe bulaştırabileceğinden, bebeğin bakımı esnasında dikkatli olmaları tavsiye edilir. Ancak virüs vücuda alındıktan sonra hastalık oluşumu kesin değildir. Kişi virüsü taşımasına rağmen herhangi bir belirti vermeyebilir. Ya da enfeksiyon bulgusu görüldükten sonra lezyonlar tedavi edilince bağışıklık sistemi kuvvetli ise bir daha çıkmayabilir.
Özellikle, genital bölge siğillerinde erkeklerin kadınlara göre daha büyük oranda taşıyıcı oldukları gözlenmiştir. Bu bağlamda, taşıyıcı erkeğin, cinsel hayatında farklı ilişkiler yaşaması, virüsün çok daha fazla bulaşabileceği gerçeğini de ortaya çıkarmaktadır.
Siğiller nerede çıkar?
Siğiller deri ve mukozalarda düz ya da karnabahar tarzı kabarıklıklar şeklinde görülebilir. Yüz, boyun, gövde, genital bölgedeki düz siğiller ben ile karıştırılabilir. Ayak tabanlarındaki siğillerse vücudun ağırlığına bağlı olarak deri içine doğru ilerler ve derideki sinir uçlarını uyararak ağrı hissine yol açabilirler. Ayakta çıkan siğiller de sıklıkla nasır ile karıştırılırlar.
Genital siğillerde özellikle bazı alt tipleri kadınlarda serviks (rahim ağzı) kanserine yol açabileceğinden enfeksiyon şüphesi olanların düzenli bir şekilde kontrole giderek smear tarama testlerini yaptırmaları gerekir.
Siğiller nasıl Tedavi edilir?
Siğiller çocuklarda bir yılda çoğunlukla kendiliğinden geçer. Kendiliğinden geçebilme özelliğine sahip olsa da hangi yaş popülasyonunda olursa olsun tedavi edilmelidir. Siğilde tedavi, virüsün ortadan kaldırılmasına yönelik değil, virüs yüklü dokunun ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Çünkü enfekte doku etrafa virüs saçmaya devam edecektir.
Özellikle de mukozalarda görülen siğillerin (Ağız içi, Makat içi, Rahim ağzı) kanserleşme riski olduğundan görüldüklerinde mutlaka tedavi edilmeleri gerekir.
Kişinin bağışıklık sistemi ne kadar iyi ise sonuç o kadar hızlı bir şekilde alınabilir. Enfekte dokunun ortadan kaldırılması amacıyla eskiden elektrokoterizasyon yöntemi sıkça kullanılmaktayken günümüzde bu yöntem artık pek uygulanmıyor. Çünkü koterizasyon esnasında havaya karışan partiküllerin solunması neticesinde akciğer de kanserler gelişebilir. Bu işi sürekli yapmak zorunda olan sağlık personeli bu açıdan risk altındadır. Siğil yakma işlemi olan koterizasyon haricinde siğil dondurma işlemi, yani krioterapi (sıvı azot uygulanması) de yapılabilir. Siğil tedavilerinde lokal olarak birtakım asitli losyonlar da kullanılır. Örneğin laktik asit veya salisilik asitli losyonlar tercih edilir. Son zamanlarda 5-FU içeren ilaçlar da kullanılmaya başlandı. Genital siğiller için imikimod içeren kremler de piyasa sürüldü.
Bulaşıcılığın çok kolay olduğu bu virüse karşı korunmada hijyenik şartlara çok önem verilmelidir. Eğer bulgular ortaya çıktıysa enfekte dokunun bir an önce temizlenmesi gerekir. Eğer enfekte doku ortadan kaldırılmazsa etrafa virüs saçılması devam edecek yeni hastaların ortaya çıkmasına neden olunacaktır.